Kaleci, 32, Litvanya
Karablikovas, çocukken Litvanya'daki küçük köyünde eski bir kale direği bulmuş ve gün boyu ona top atarak reflekslerini geliştirmiş. Küçükken izlediği bir belgeselde "kaleciler asla korkmaz" sözü, onun hayat felsefesi oldu. Efsaneler’e katılmadan önce oynadığı yerel takımda, her penaltı kurtarışından sonra köy meydanında ona özel bir festival düzenlenirdi.
Kaleci, 30, Almanya
Tom, küçükken çok sessiz bir çocuktu; Almanya’da okuduğu okulda herkes onu "sessiz kaleci" olarak tanırdı. Arkadaşları teneffüslerde top oynarken, o hep kaleye geçerdi ve kalenin yanına sakladığı not defterine kurtarışlarını yazardı. Efsaneler’e katılmadan önce bir spor yazarının "Bu çocuk geleceğin Neuer’i olabilir" demesi, hayatını değiştirdi.
Defans, 21, Romanya
Dan, Romanya’da büyükannesinin bahçesinde top oynayarak büyüdü; büyükannesi ona her maç öncesi şans getirmesi için bir elma verirdi. Kavgacı kişiliği yüzünden okuldaki futbol maçlarında genellikle hakemlerle sorun yaşardı. Efsaneler’e gelmeden önce oynadığı takımdan ayrılma nedeni, bir maçta hakeme "Ne biçim ofsayt!" demesiyle başlamıştı.
Defans, 21, İtalyan
Marco, İtalya’nın bir sahil kasabasında büyüdü ve hep bir korsan olmak isterdi. Deniz kıyısında futbol oynarken geliştirdiği uzun pas yeteneği, onu savunmanın bel kemiği haline getirdi. İlk profesyonel kontratını imzaladığında ailesi ona bir çift futbol ayakkabısı aldı ve o günden beri maç öncesi her zaman onları giyiyor.
Defans, 21, Almanya
Florian, Almanya’da küçük bir kasabada yetişti ve babası ona her zaman "Saha senin savaş alanın" derdi. Genç yaşında sahadaki agresif tavrıyla dikkat çekti ve mahalledeki arkadaşları ona "Çılgın Defans" lakabını taktı. Efsaneler’e katılmadan önce, amatör bir kickboxer olarak bir süre dövüş sporlarıyla ilgilenmişti.
Defans, 21, Bahreyn
Khoury, Bahreyn’de ailesiyle birlikte bir çöl kasabasında büyüdü ve ilk futbolunu kumda oynadı. Küçükken de hep gülümserdi, hatta top kaptığında bile! Efsaneler’e katılmadan önce oynadığı takımda antrenörleri onu "Gülümseyen Savunmacı" olarak çağırırdı
Defans, 22, Türkiye
Sedat, çocukken ailesinin bakkalında çalışırdı ve boş zamanlarında bakkalın önünde top sektirirdi. Arkadaşları ona hep "Geleceğin Zidane’ı" derdi, çünkü her zaman topa ince dokunuşlarıyla hakim olurdu. Efsaneler’e katılmadan önce oynadığı yerel takımda, babası ona her maç sonunda bedava dondurma verirdi.
Defans, 21, Meksika
Hector, Meksika’nın küçük bir köyünde doğdu ve ilk futbol topunu annesinin eski yünlerinden yapmıştı. Futboldan önce ailesinin restoranında bulaşıkçılık yapıyordu ve bir gün yerel bir scout onu mutfakta top sektirirken keşfetti. Efsaneler’e gelmeden önce bir röportajda "Bulaşıkları nasıl temizliyorsam, savunmayı da öyle temizlerim" demişti.
Defans, 20, Türkiye
Saldıray, Türkiye’de sokak futboluyla büyüdü, ama okulda en sevdiği ders tarih olduğu için herkes ona "Kaptan Saldıray" derdi. Bir gün mahallede oynarken komşu teyzenin camını kırınca, kaçmak yerine topa duygusal bir mektup yazıp kapısına bırakmıştı. Efsaneler’e katılmadan önce, okuldaki tarih öğretmeni ona "Sen tarihe geçeceksin evlat" demişti.
Kanat, 31, İran
Behrang, İran’ın tarihi şehirlerinden birinde doğdu ve küçükken dedesi ona hep Pers savaşçılarını anlatırdı. Bu yüzden Behrang, kendini bir savaşçı gibi hisseder ve sahada hep stratejik oynar. Efsaneler’e katılmadan önce, İran’daki yerel bir spor kanalında "Takımını sırtlayan kaptan" başlığıyla bir röportaj yapmıştı ve o röportaj herkesin aklında kalmıştı.
Kanat, 20, Finlandiya
Jusso henüz 12 yaşındayken keşfedilmişti. Finlandiya'da okuduğu okulun takımında futbola başlayan Simolin hem karakteri hem de gülen yüzü ile okuldaki genç kızların kalbinde taht kurmakta zorlanmadı. Erken yaşlarında anne ve babasının şiddetli geçimsizlik sonucu ayrılması ile bir orada bir burada büyüyen Jusso, duygusal ve fiziksel anlamda "kestirilemez" bir çocuk oldu. Liseden mezun olur olmaz şehrin kulübünde oynamaya başlayan Jusso ilk senesinde 8 gole direkt katkıda bulununca Efsaneler gözcü ekibinin dikkatini çekti.
Ortasaha, 33, İsveç
Marcus, İsveç’in küçük bir kasabasında doğdu ve çocukken hep buz hokeyi oynamak istedi ama annesi onu futbola yönlendirdi. Gençliğinde mahalledeki herkes onun gülümsemesini konuşurdu, çünkü her maç sonrası ne olursa olsun yüzünde hep o tatlı ifade olurdu. Efsaneler’e gelmeden önce oynadığı İsveç takımında herkes ona “Gülen Golcü” derdi.
Ortasaha, 18, Mozambik
Rafa, Mozambik’in favelalarında futbol oynamaya başladığında, herkes onun kavgacı ruhuna hayrandı. Küçükken en sevdiği film Rocky’di ve sahada kendini hep bir boksör gibi hissederdi. Efsaneler’e gelmeden önceki son maçında, bir köşe vuruşunda kaleciye kafa atmış ama ardından özür dileyerek ona sarılmıştı.
Ortasaha, 18, İtalya
Benedetto, İtalya’da büyük bir futbol ailesinin ferdi olarak büyüdü; dedesi efsane bir savunmacıydı. Babası hep "Daha çirkef olman lazım" derdi, ve o da bunun üzerine sahada herkese ters ters bakmaya başladı. Efsaneler’e gelmeden önce bir maçta, hakeme sarkastik bir şekilde "Bravo" demiş ve kırmızı kart görmüştü.
Ortasaha, 28, İzlanda
Stein, İzlanda’nın soğuk kışlarında futbol oynayarak büyüdü ve her zaman buz gibi bir duruşu vardı. Çocukken herkes onun neden bu kadar sinirli olduğunu merak ederdi, ama o sadece "Futbol ciddi iştir" derdi. Efsaneler’e katılmadan önce, sahada sadece bir defa gülümsediği söylenir ve o maçta da takım 5-0 kazandı.
Ortasaha, 18, İtalya
Mariano'nun Babası Gine'li annesi ise Venedikli. İtalya'da büyüdü ve hep top peşinde koşardı, hatta annesi onu yatağa futbol topuyla yatırırdı. Küçükken burnuyla dalga geçen arkadaşlarına "Beni burnumla bile geçemezsiniz!" derdi. Efsaneler’e gelmeden önce oynadığı takımda, her attığı gol sonrası takla atar ve burnuyla gol sevinci yapardı.
Ortasaha, 18, Finlandiya
Ervin, Finlandiya’nın sakin ormanlarında büyüdü ve hep sessiz bir çocuktu, ama sahaya çıktığında adeta bir rüzgar gibi hızlıydı. İlk futbol topunu bir Noel hediyesi olarak aldı ve o günden beri futbol onun hayatının merkezinde oldu. Efsaneler’e katılmadan önce, yerel bir gazetede "Bebeksi görünüşünün altında bir futbol canavarı yatıyor" başlıklı bir makale yazılmıştı.
Ofansif Orta Saha, 18, Türkiye
Cevdet, küçükken o kadar hızlıydı ki yakar top oyununda asla vurulmaz, simiiiiit diye bağırılan oyunda asla yakalanmazdı. İlk okulda tenefüs zili çalınca yarın yokmuşcasına koşan tüm çocuklar kantine gittiklerinde Cevdet'in zaten gelmiş olduğunu görürlerdi. Bir şeyin hızlı yapılmasını istiyorsanız Cevdet'den istemelisiniz.
Santrafor, 25, Çekya
Stefko, çocukken Çek Cumhuriyeti’nde bir sirkte top sektirerek futbol yeteneklerini geliştirdi. Sirkteki en sevdiği gösteri aslan terbiyecisiydi, bu yüzden sahada hep "aslan yürekli" olarak tanındı. Efsaneler’e katılmadan önce, bir maçta gol attıktan sonra sirkteki numaralarından birini yaparak takla atmıştı.
Santrafor, 29, Çekya
Pavel'in babası Çek Cumhuriyetinin sarp dağlarındaki bir madende çalışarak büyüdü. Pavel orta okulu bitirdikten sonra babasının çalıştığı madende bir süre çalıştı. Mola zamanlarında dağın eteğinde taşlarla futbol oynayarak zaman geçirirdi. Bir gün yine taşları havaya atıp kafası ile vururken o sırada o bölgeden geçmekte olan bir gözcünün dikkatini çekti. Yıllarca kayalara tekme atıp, taşlara kafası ile vuran bu "Güçlü" genci şahane bir kariyer bekliyordu.